2017 Mart ayında FX NETWORKS şirketinin 8 bölümlük belgesel-drama dizisi “FEUD: BETTE and JOAN” (KAN DAVASI: BETTE ve JOAN) yayına girdi ve dünya genelinde büyük başarı yakaladı. Hepsi birbirinden ünlü oyuncuların boy gösterdiği bu mini diziyi hem izlemesi zevkli hem de bir yandan Hollywood’un bir dönemini anlatması hasebiyle ilginç, dizi severlere izlemelerini tavsiye ederim doğrusu.
Dizinin konusu efsanevi film yıldızları Bette Davis ve Joan Crawford arasında ki, adeta kan davasına dönüşmüş, mesleki ve kişisel rekabet olarak görünüyor. Ama aslında bu iki yıldız ekseninde Hollywood film endüstrisindeki erkeklerin sistemin içindeki kadınlara nasıl baskı yaptığını, onları birbirine kırdırıp manipüle ederek kendilerinin ve yönettikleri şirketlerin ekonomik gelirlerini nasıl arttırdıklarını anlatıyor.
Dizi bir yandan da, olayların geçtiği 1960’lı yıllarda Hollywood’da kadın yıldızların yaşlandıkça nasıl kötü muamelelere maruz kalıp ayrımcılığa uğradığını, rol bulmakta çektikleri güçlükleri bir kez daha hatırlatıyor bize (durum şimdi de pek farklı değil bence, ama en azından artık bu ayrımcılık eskisi kadar açıktan ifade edilmiyor, daha doğrusu buna cesaret edilemiyor. –Abartma yok öyle bir şey diyorsanız “Searching for Debra Winger” isimli belgeseli izlemenizi tavsiye ederim )
Dizinin oyuncu kadrosu da son derece albenili; Joan Crawford’u Jessica Lange, Bette Davis’i Susan Sarandon oynarken diğer karakterleri de oldukça bilinen yetenekli oyuncular canlandırıyor.
Gerçek hayatta Bette Davis’in yakın arkadaşı olan OLIVIA DE HAVILLAND’ı ise dizide Oscar ödüllü ünlü oyuncu Catherine Zeta Jones canlandırıyor.
Olivia De Havilland kendi zamanının ünlü oyuncularından biri, 2 kez Oscar kazanmış ve meşhur Rüzgar Gibi Geçti filminde de oynamış. İnanılması güç ama De Havilland bugün hala hayatta, 101 yaşında ve Paris’de yaşıyor.
Zeta Jones’un hayat verdiği De Havilland karakteri tüm seri boyunca 17 dakikadan az bir süre ve sadece temelde iki ana sahnede görünüyor, ama ne görünmek! Konuşma ve vücut dilini bir izleyin derim; her halinden klas bir kadın olduğu anlaşılıyor ve Zeta Jones kendisini harika canlandırıyor bence. De Havilland zarif ve sakin konuşuyor fakat söyledikleri o dönem için demirden leblebi aslında.
— De Havilland karakterinin göründüğü ilk an dizinin birinci bölümünde yer alan 1978 Oscar Ödülleri sırasında geçen ve hayali olarak oluşturulmuş bir röportaj sahnesi . Burada De Havilland Hollywood sisteminin kadınlara nasıl davrandığı hakkında konuşuyor, ayrıca Crawford ve Davis arasındaki kan davasına dönüşmüş rekabetten de bahsediyor.
— Karakterin göründüğü diğer sahnede is De Havilland Susan Sarandon’un canlandırdığı Bette Davis karakteriyle konuşuyor. Sahne iki kadının ne kadar yakın arkadaş olduğunu işaret ediyor izleyiciye.
De Havilland dizide, tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi, güzel- ışıltılı-zarif- kendine güvenli-kadınlar konusunda eşitlikçi söylemlere sahip ve Hollywood’da kadınlara daha fazla saygı gösterilmesi gerektiği konusunda zamanının çok ötesinde fikirlere sahip biri olarak resmedilmiş durumda.
De Havilland’ın fotoğrafı bütün dizi boyunca hiç görünmüyor; sadece son bölümün bitişinde kendisinin resmiyle Zeta Jones’un resmi yanyana koyularak gerçek hayatta De Havilland’a ne olduğu hakkında kısa bir bilgi veriliyor.
Dizinin yayına girmesinden sonra De Havilland, FX NETWORKS şirketine Haziran 2017 tarihinde dava açıyor. Dizide gayet güzel, akıllı, alımlı ,zamanına göre fikirleriyle öncü birisi olarak yansıtıldığına göre sorun ne? De Havilland diyor ki;
1— Dizide beni doğru şekilde canlandırmadılar ve benim California Medeni Hukuku’na göre mevcut aleniyet haklarımı ihlal ettiler,
2— Benden imajımı ve kimliğimi kullanmak için izin alınmadı ,
3— Mahremiyetim ihlal edildi ve yanlış bir imajla gösterildim. Dizide benim karakterim Bette Davis ile konuşurken kendi kız kardeşini “bitch” diye tanımlıyor, halbuki ben kardeşim için “dragon lady” (ejderha kadın) tanımlamasını kullanmıştım, ayrıca aynı sahnede benim Frank Sinatra’nın alkolik olduğunu ima ettiğim gibi yanlış bir imaj çizilmiş. Dizi durdurulsun.
(De Havilland’ın kızkardeşine hitap şekliyle ilgili neden bu kadar reaksiyon gösterdiğini anlamak için kız kardeşiyle olan ilişkisine bakmak ve bunun arkasındaki ruhsal durumu görmeye çalışmak lazım gelebilir, çünkü Havilland’ın kızkardeşi de bir oyuncuymuş ve hayat boyu aralarında hiç düzelmeyen gerilimli bir ilişki ve feci bir mesleki rekabet yaşanmış. Kız kardeşi 2013 yılında ölmüş olsa da Havilland’ın bu konudaki hassasiyetinin devam ettiğini görüyoruz)
Davalı FX, California’da geçerli kısaca SLAAP diye anılan kanun çerçevesinde davanın reddini talep ediyor; SLAAP kısaca Anayasal hakkın (konuşma özgürlüğü) kullanılmasına engel olmayı hedefleyen davaların reddedilmesi gerektiğini düzenliyor. FX, De Havilland’ın dizide zaten gerçek hayattakine en yakın biçimde yansıtıldığını, kendisinin haklarının ihlal edilmediğini, yapımın bir belgesel-dizi olduğunu ve bu tarz bir davanın kabul edilmesinin dizi sektöründe ki yaratıcılığı kısıtlayacağını dolayısıyla dizinin First Amendment çerçevesinde konuşma/ifade özgürlüğü içine girdiğinden koruma altında olduğunu iddia ediyor.
Biz bu First Amendment’ı yani ABD Anayasası’nın 1. Ek maddesini daha çok “konuşma özgürlüğü” maddesi olarak biliyoruz ama içinde din özgürlüğü, basın özgürlüğü,toplanma özgürlüğü gibi başka konularda var.
Los Angeles Mahkemesi davayı kabul ediyor ve diyor ki; dizide Havilland “dönüştürülmemiş”(transformative değil) fakat –olabilecek– en gerçekçi biçimde yansıtılmış, o yüzden First Amendment çerçevesinde davalı (Anayasal) bir korumadan yararlanamaz.
Aleyhine karar çıkan FX , Temyiz’e başvuruyor ve California 2. Temyiz Mahkemesi 26 /03/2018 tarihli kararıyla Yerel Mahkeme kararını bozuyor. Temyiz Mahkemesi diyor ki;
— SLAAP’ın uygulanabilmesi için davalının, davacının talebinin bir anayasal hakkın kullanılmasını engelleyeceğini yada bir kamu menfaatiyle bağlantılı olduğunu göstermesi lazım. Davalı bunu gösterirse o zaman ispat külfeti yer değiştirir ve davacının da, elindeki delillerle, taleplerinin kabul edilmesinin mümkün olduğunu ispat etmesi gerekir. De Havilland davada FX’in kendi üstüne düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini kabul ediyor, o zaman Mahkeme ikinci unsura odaklanacaktır.
— Olaydaki gibi davacı kamuya mal olmuş bir figür ise o zaman davalının eyleminde gerçek bir kötü niyet yada zarar kastı bulunduğunu göstermesi lazımdır.
— California Hukuku’na göre “her kim ki bilerek başkasının adını, sesini, imzasını, fotoğrafını, suretini/tasvirini herhangi bir biçimde reklam veya satış veya satışa arz amacıyla o kişiden izin almaksızın ürünler/hizmetler üzerinde kullanırsa verdiği zarardan sorumlu olur”. Ancak FX’in belgesel dizisi bir ürün veya ticari eşya sayılmaz; aksi farz edilse ve Havilland’ın canlandırılmasının onun isminin veya suretinin kullanılması anlamına geldiği düşünülse dahi Feud dizisi Amerikan Anayasası’nın 1.Eki çerçevesinde koruma altındadır. 1. Ek hayatın gerçek malzemelerini alıp kullanarak bunları sanata dönüştüren ve bunlardan kitaplar ve oyunlar yazan, filmler çeken hikaye anlatıcılarını ve sanatçıları da korur. Bu kişilerin yaratıları gerçek şahısların hikayeleri de olabilir.
Bu çerçevede Feud’un yaratıcılarının De Havillan’ın ismini kullanmak ve kendisinin canlandırılması için kendisine bir ödeme yapması veya ondan izin alması gerekmez.
De Havilland sosyal medyada kendisinin resminin Zeta Jones ile birlikte kullanılmasının aleniyet hakkını ihlal ettiğini iddia etmişse de bunun aleniyet hakkına tecavüz eden bir yönü yoktur çünkü kendisi dizide canlandırılan karakterlerden biridir ve resminin dizinin reklamı için kullanılması normaldir.
— De Havilland’ın canlandırılması hukuki açıdan transformative yani dönüştürücüdür. İşin değeri (canlandırılan kişinin) ününden değil de prensip olarak başka kaynaklardan temelleniyorsa ,mesela işin yaratıcılığından,yetenekten, (onu oluşturanın) ününden vs., o zaman Ek 1 maddesindeki korumadan yararlanmak için gerekli transformative olma koşulu sağlanmış olur. Feud dizisinin pazarlanabilirliği ve ekonomik değeri temelde De Havilland’ın ününden kaynaklanmamakta , bilakis bu diziyi yaratanların ve oyuncuların yaratıcılığından-yeteneğinden ve ününden doğmaktadır.
— Feud bir belgesel dizidir ve bu manada toplumca belli seviyede yaratıcı özgürlüğe sahip olması beklenir. Bir belgesel dramayı seyredenler olayların dramatize edildiğini, hatta karakterlerin hayali olabileceğini ve karakterlerin söylediklerinin gerçek yaşamda tam olarak öyle olmayabileceğini bilirler. Belgesel dramalar çoğunlukla dramatik olayların yorumuna dayanır ve belagata dayalı diyaloglarla doludur. Seyircilerin büyük çoğunluğu bunların gerçekten fazlasıyla hayali yapımlar olduğunun farkındadır.
Dizideki hayali röportaj ve Frank Sinatra’ya yapılan referansa gelince; makul hiç kimse bunları karalayıcı veya yüksek derecede saldırgan ifadeler olarak algılamaz. Esasen bakıldığında dizide De Havilland’ın genel manada olumlu canlandırıldığı görülmektedir.
Feud’un yazarları/senaristleri hayali röportaj sahnesinin bir çerçeve çizmek maksatlı oluşturulduğunu beyan etmiştir. Yani bu röportajdaki diyaloglar aslında dizinin gerçek temasını ortaya koyar biçimde kaleme alınmıştır. Röportajda Zeta Jones’un canlandırdığı karakter Hollywood’daki erkeklerin kadınlar üzerinde güçlerini nasıl suistimal ettiği temasına vurgu yapmaktadır.
— De Havilland’ın kardeşi için “bitch” değil de gerçek yaşamda “dragon lady” tanımlamasını kullanmış olması konusuna gelince; dizideki karakter kız kardeşi için iki kez bahsi geçen tanımı kullanmıştır. (5. ve 7. bölümlerde)
FX şirketi bu bölümlerin senaryo yazarlarının beyanlarını dosyaya sunmuştur. Yazarlar De Havilland’ın kız kardeşiyle ömür boyu süren ve toplumca da gayet iyi bilinen anlaşmazlığından haberdar olduklarını söylemişlerdir. Yazarlar, dragon lady tanımlamasıyla dizide kullanılan terimin genelde aynı anlama geldiğini/öyle kullanıldığını ancak dizideki kelimenin seyirciler tarafından daha fazla bilindiğini ve bu yüzden bu terimi kullandıklarını beyan etmiştir. Esasen, seyirci açısından, gerçek yaşamda kullanılmış olan kelime dizideki kullanılan kelimeden pek de fazla değişik bir algı yaratmamaktadır.
— De Havilland Feud’un yaratıcılarının kendisine karşı bir kötü niyet ve kasıt içinde olduğunu ispat edememiştir. Bilakis dizide De Havilland son derece akıllı ve saygıdeğer bir karakter olarak canlandırılmıştır ve esasen dizinin önemli karakterlerinden de değildir.
Dolayısıyla Yerel Mahkeme’nin FX şirketinin ret talebini kabul etmesi gerekirdi.
Court of Appeal of The State of California Second Appellate District Division Three, B285629, Los Angeles County Super. Ct. No. BC667011