Avrupa Birliği ile Birleşik Krallık (BK) arasında Brexit adı altındaki “boşanma” süreci devam ediyor. Malum, her evlilik güzel başlar ama boşanmalar hemen her zaman sancılıdır. Boşanma sürecinde en akıllı lafları eden çiftler bile sonunda kendilerini birbirlerine kinayeli laflar ederken, onun bunun için kavga ve pazarlık ederken buluverirler.
Şimdi Brexit boşanmasında da ufak ufak sinirlerin gerildiğini görüyoruz; bunun temel nedenlerinden biri de coğrafi işaretler konusu ve bu konu taraflar arasındaki müzakereleri sekteye uğratacak bir soruna dönüşüyor gibi duruyor.
En baştan beri AB Brexit sürecinde coğrafi işaretler konusuna verdiği önemi belirtti, BK’dan mevcut coğrafi işaret tescillerine sağlanmış korumanın Brexit süreci tamamlandıktan sonrada BK’da devam etmesini istedi ve BK’nın kendisininkine benzer bir ulusal coğrafi işaret tescil/koruma sistemi kurmasını talep etti. Buna karşın BK ise diplomatik ve üstü kapalı bir dille sadece niyetinin iyi olduğunu söylemekle yetindi fakat şu ana kadar AB’nin taleplerini gerçekleştireceğine dair hiçbir işaret vermedi.
AB’nin derdi ne sizce, ne oluyor burada? Şunu söylersem mesele kolayca anlaşılır aslında; AB’nin 3.300’den fazla coğrafi işaret tescili var ve BK kaynaklı coğrafi işaret tescillerinin sayısı sadece 83! Dolayısıyla tarafların ekonomik menfaatleri arasında büyük bir uçurum olduğu ve iğneli fıçıda oturanın AB olduğu ortada.
Şimdi görülüyor ki Brexit sürecinde BK bu durumu kendi lehine bir pazarlık unsuru ve avantaj olarak kullanmak istiyor, çünkü AB’nin bu konudaki hassasiyetini görüyor. Amiyane deyimle BK diyor ki; madem coğrafi işaret işi senin için bu kadar önemli, senin istediğin korumayı vermemi istiyorsan sen de benim şu şu isteklerimi kabul et” Adeta boşanan bir çiftte taraflardan birinin “Bebek’de ki evi istiyorsan sende şu şu gayrimenkulleri benim üstüme geçir” demesi gibi bir şey bu!
Geçenlerde taraflar Galileo uydu sistemi üzerinden konuşmuşlar. Belli ki konuşma AB’nin istediği gibi gitmemiş çünkü bu konuşmadan sonra Brexit’de AB’nin baş müzakerecisi olan Fransa eski Tarım Bakanı Michel Barnier açık açık “saklambaç oynamayı bırakın artık” dedi İngiliz hükümetine! Barnier aslında Ocak ayından beri coğrafi işaret meselesinin İngiltere AB’den çıkmadan çözülmek zorunda olan, ihmale gelemeyecek kadar önemli konulardan biri olduğuna vurgu yapıyor.
Malum, özellikle Fransızların coğrafi işaret konusunda sinirleriyle oynamaya gelmez! O yüzden Michel Barnier’nin söylediği doğrudan- dümdüz lafı sadece AB genel perspektifinden görmemek lazım bence. Fransızlar 100 yıldan fazladır coğrafi işaret konusuna kafa yoruyor, hatta 1919 tarihli Versay Anlaşması’na dahi Fransız şaraplarının ve Şampanya’nın korunmasına dair madde koydurmuş bir milletten bahsediyoruz. Ayrıca Fransa özelinde ben bu coğrafi işaret tartışmasını , kusura bakmasınlar ama, biraz da enteresan buluyorum. Artık bu iki ülke (Fransa ve BK) krallık ve üstünlük savaşı vermiyor tarihte olduğu gibi, ama şimdi modern dünyada da ihtilafları ekonomik bazda sürüyor. (ne çok tarihsel film izledik şu ana kadar bunların taht kavgaları ile ilgili değil mi? Hatırlayın, birbirlerini kontrol etmek için kız alır verirler, ikide birde birbirlerinin arkasından isyan organize eder ya da isyancılara destek verirler filan. Bu filmlere kadınların saraylardaki kabarık etekli şık kıyafetlerine hayran olmak dışında daha geniş bir açıdan bakmakta fayda olabilir. Gerçi Fransızlar İskoçların İngiltere’ye karşı başlattığı Jacobite isyanlarında İskoçlara destek vereceğini vadedip sonra yan çizmişti ama, olsun!)
Konuya dönersek; geçen haftaki tansiyonlu görüşmeden sonra AB yetkililerinden bazıları “BK’nın coğrafi işaretler konusunda pozisyonunu netleştirmediğini, konuyu sürüncemede bırakıp meseleyi uzatmaya çalıştığını, eninde sonunda coğrafi işaretlere BK’nın koruma vermesi gerektiğini çünkü kendilerinin zaten kazanılmış hakkı bulunduğunu” söylemeye başladılar. Bunun karşısında BK yetkilileri ise coğrafi işaretlerin müzakere edilmesi gereken (!) bir nokta olduğunu söylüyor.
Bakalım boşanma protokolü nasıl olacak ve kim neyi alacak!
Bu yazıyı özellikle Fikri Mülkiyet camiasında “coğrafi işaret pek de önemli bir konu değil” diyerek coğrafi işaretlere üvey evlat muamelesi yapanlara ve coğrafi işaret konusunu “domates, biber, patlıcan” perspektifinden ele alanlara adıyorum!